18 Eylül 2013 Çarşamba

YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM CANCAĞZIM, YEPİSYENİ ŞEYLER!




“Bacular, uşaklar titreyunda kendunuza gelin da! Ne duruyorsunuz, hayde sahaya çıkalım bu maçu alalım. Başka yolu yok uşağum çıkacağız sahaya alacağuz bu maçu!”
Üç yüz maçı aşkındır bu çağrı ile bitiriyoruz maçları, oyunları. Gezi Direnişinden iki, hafta önce 16 Mayıs da İzmir Ege Üniversitesinde ve bir hafta önce 21 Mayıs da İstanbul Şişli’de yine aynı çağrı ile bitirdik maçları. Sonra Avrupa da aynı çağrıları yaptık.
31 Mayıs ve onu takip eden günlerde insanlar sokaklara çıktı ve ağaçlarına, parklarına derken özgürlüklerine, onurlarına sahip çıktılar. Şimdide o günden sonra çıktıkları sokakları, parkları ve alanları terke etmiyorlar.
Bizim maçların ne kadar etkisi oldu bilinmez ama küçükte olsa kendimize bir pay çıkarıyoruz.
Muktedirin kibirli halleri ve padişah özentisi davranışları insanları sokaklara döktü.
12 Eylül’den sonra bizler yani devrimciler, Kürtler, sosyalistler hep alandaydık ve payımıza düşen, biber gazı, cop, kurşunlar yani devlete ait orantısız ne varsa alıyorduk. Ancak üstüne ölü toprağı dökülen halkımız ilk defa(!) alanlara çıktı. Başta gençler olmak üzere korku duvarını yıktılar ve daha önemlisi, muhteşem muktedirin karizmasını çizdiler. Çılgına dönen kibirli firavun, sinir krizleri geçirse de artık insanların evlerine geri dönecekleri yok gibi.
Gezi ve Taksim direnişi bütün ülkeye yayıldı. Özgürleşme çığ gibi büyüdü. Özgürlük ancak yaşayanların bileceği bir olgudur. Şimdilerde doksan kuşağı sokağa çıkıp özgürleşti ve artık eve dönüp TV’lerin ya da bilgisayarların başına geçmek istemiyor.  Ha bu aradan unutan yaşlı, eskilerde yeniden hatırladılar hem özgürlüğü hem paylaşımı, komünü dayanışmayı öğrendiler.  Yaşayıp öğrenmeye devam ediyorlar.
Ülkenin birçok yerine yayılan park forumları ve ramazan nedeniyle başlatılan yeryüzü iftar sofraları; hepimize yeni, yepisyeni şeyler yaşatmaya devam ediyor. Bu gidişle daha çok devam edecekleri de kesin gibi.
29 Haziranda Gündoğdu da eylem alanında Laz Marks Emice olarak sahaya çıktık ve İzmir’in direniş ve barikat günlerini dinledik insanlardan bolca. İzmir’de Haziran ayının ilk günlerde büyük çatışmalar çıkmış, Alsancak’ta barikatlar kurulmuş, paylarına düşen biber gazı ve polis, polis milislerden orantısız şiddetlerini görmüşler. Birkaç gün sonra polisin uyguladığı orantısız şiddet azalınca insanlar forumlara yönelmiş. Bildiğim kadarıyla her ilçede forumlar düzenli bir şekilde yapılıyor.
Meydandaki maçtan on beş gün sonra tekrar çağırıldık İzmir’e. Yeniden İstanbul’dan yola çıktık forumlarda maç yapmak için.
İlk maçı Gündoğdu forumunda yaptık. Üç yüz katılımcının olduğu maçta tinercilerin tacizine rağmen yinede maçı yaptık. Tabiplerin sahip çıktığı maçı coşkuyla tamamladık. Gezi komünü ve ruhunu oradaki katılımcılarla paylaştık.
Bu maçtan sonra Narlıdere forumuna hızla gittik… Çok güzel bir ortama katıldık. Biz gittiğimizde tartışmalar sürüyordu, hafif ulusalcı söylemler ve onun tartışmalarına denk gelmiştik. Yedi yüz elli insanın katıldığı forumda herkes istediği her şeyi saygı çerçevesinde konuşuyordu. Saat akşamın onu olsa da kimse yerinden kıpırdamadı ve bizde sahaya çıktık. Hem güldürdük hem düşündürdük. Hamsiyi, Fadime’yi ve Çarşı’yı anlattık. Meselenin üç fidan değil bir odun meselesi olduğunun altını çizdik. 12 Eylülden sonra sokaklara alanlara çıkmışlar olarak bu ülkeye barış özgürlük ve demokrasi getirmeden evlere geri dönmeyeceklerinin sözünü aldık.
Emiceye olan sevgi saygılarını insanlar belirtti ve Narlıdere K.S derneğinde hem bundan önceki forumları ve yapılacak çalışmaları değerlendirdik.  Narlıdere, gençlikle geçmiş birikimi buluşturmuş, hatta kaynaştırmış gibi gördüm. İlçenin kendine has güzellikleri var ve bunu pozitif bir kazanıma çevirmekte kararlı gençler görmek bizi mutlu etti.
Bir gün sonra Bornava forumunda sahaya çıktık. Yüze yakın katılımcı yeni başlamış oldukları forumun içeriğinin doldurulması konusunda kararlar aldılar. Bizde onları dinledik. Orta yaş kuşağın egemen olduğu ama gençlerinde işin içinde olduğu bir forum gördük. Laz Marks Emice olarak bol gollü coşkulu bir maç yapmaya ve içten samimi bir ortamın hakkını vermeye çalıştık. Odun meselesini deştik, Çarşı’dan ve Gezi’den selamlar ilettik. Eğelenirken ağlattık ama sokakları, parkları terk etmeyeceğiz sözünü aldık.
Yetmiş altı yaşındaki kadının öfkesi ve kararlılığı görülmeye değerdi; “Muhteşem, muktedir kibirli zat gitmeden mücadeleyi bırakmayacağım ve ölmeyeceğim…” demesi İzmir ve bu forumları açıklıyor gibi geldi bana…
“Gezi Direnişi” hepimize şunu gösterdi, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hayat artık 31 Mayıs öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılacak. Muhteşem muktedirin sonu göründü ve adına devrimciyim, sosyalistim diyen statükocuların da ezberleri bozuldu. Onlarda ya bu değişime ayak uyduracak ya da tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gideceklerdir.
Titreyip kendine gelenlerle biz yeni bir ülke ve dünya kurma yolunda devam ediyoruz, edeceğiz…
Yepisyeni şeyler söylemek adına yola devam…
Haldun AÇIKSÖZLÜ
23 Temmuz 2013

İstanbul